31 Mart 2012 Cumartesi

Patatesli Poğaça


Soğuk ve yağmurlu bir Ankara sabahından  herkeze sıcak selamlar..
Yeni günle birlikte sevgi dolu güzel bir hafta sonu geçirmenizi dılıyorum.. ..
Bügün kahvatımızda hazırladığım patatesli poğaça ları paylaşıyorum ..


Malzemeleri:
1 pk. maya
1.5 çay bardağı sıvı yağ
1 su bardağı ılık süt
1 su bardağı ılık su
1 tatlı kaşığı tozşeker
1 tutam tuz
Aldığı kadar un 
İçi : haşlanmış ve rendelenmiş 3-4 orta boy patates
Üzeri için:bir yumurta çörekotu ve susam yada haşhaş
Hazırlanışı:
...Unu havuz şeklinde açıyoruz,maya,şeker ve yağla harman yapıyoruz tuzunuda ilave ettikten sonra kulak memesi yumuşaklığında hamur elde edene kadar yoğuruyoruz
...30dak. yani hamur iki katına çıkana kadar bir bez örtüp ılık ortamda mayalanması için bekliyoruz.
...Mayanmış hamurla çok uğraşmadan avuç içi büyüklüğünde bezeler kopartıp biraz sıvı yağla ellerimizi yağlayarak bezeyi elimizle yassılaştırıyoruz,içine patates püremizi ilave edip,yuvarlak şekil veriyoruz kapatıyoruz.
...15 dakika da fırını açmadan biraz daha mayanması için bekliyoruz.Yumurta sarısını sürüp çörekotu ve susam ilave edip,Önceden ısıtılmış 200 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz.
Afiyet olsun

30 Mart 2012 Cuma

Cumanız Mübarek Olsun



Rabbin sana ne darıldı, ne de seni 
bıraktı...Bu ayet beni çok etkiliyor 
Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi. 
Yıkık, perişansınız. Kimse 
ile 
görüşmek istemiyorsunuz. Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız. Herkes 
benden uzak, herkes bana kırgın 
düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz. 
Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor: 
"Rabbin 
sana ne darıldı, ne de 
seni bıraktı"(Duha-3) 
Kim 
kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin. 
Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, 
ne gam! .. Bu ne büyük ferahlık değil 
mi? .. 
Güle Kokusunu Veren, DUAların sahibine Emanet OLUN...


Hayırlı Cumalar

29 Mart 2012 Perşembe

Dantel oda takımı


Merhaba dantel sever hanımlar,bugün sizlere oda takımı modeli arayanlara fikir edinmeleri açısından  benim vazgeçemediğim bir modelimi 
 paylaşıyorum:))

Anneannelerimizden, babaannelerimizden devraldığımız ve
 el emeği göz nuru olarak bildiğimiz dantellerimiz....
  modası hiç geçmeyen,eskisede yerini bir başka örtünün dolduramadığı,evin baş köşesini süsleyen örtülerim. Her ne kadar yeni model örtüler 
çıksada dantellerin zarfiliğini hiç biri dolduramıyor.


modern örneklerle de evlerimizi süslemeye devam ediyor. 




tekrar görüşünceye dek şimdilik hoşça kalın..

28 Mart 2012 Çarşamba

Patlican kebabi tarifi


Soğuk bir çarşamba  gününden hepinize selamlar, sevgiler.
Bugünkü tarifim ,görüntüsü ve Tadı damakta kalan en sevdiğim bir patlıcan yemeği:))



Kebab icin malzemeler
1 kilo patlıcan
Yarim kilo kıyma
3 diş sarımsak
2 yemek kaşık su
1 tane soğan
1 tutam maydanoz
1 yemek kaşık tere yağ
tuz
kara biber

sosu için malzeme:))

2 yemek kaşık biber salçası
2 diş sarımsak
1 yemek kaşık nane
2 yemek kaşık tere yağ
2 su bardak su

hazırlanışı:)
Maydanozu ayıklayıp yıkayıp doğrayın.
Soğanı soyup doğrayın
Derin bir kabın içerisinde köfte malzemeleri bir araya koyup yuğrun.
Ben 2 tane patlican ve patates kullandim 

Yuvarlak kesin patlicanlari. patatesleride sıvı yağda hafif şekilde kızartın.
Köfte harcinizdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp 
patlicanların büyüklüğünde yuvarlayıp sırayla dizin borcamın icersine .

Üzerine dökmek ıçın ilik suyun icersine sarimsak , eritilmis tere yağ nane ve salcayı karıştırıp sıraladığınız patlican ve köftelerin üzerine kaşıkla dökün.
Alüminyum folyo ile borcamın üzeri kapatıp yaklaşık 200 derecede yarim saat pışırın

27 Mart 2012 Salı

Fırında Sebzeli İstavrit

Bu gün hafif serin bir günden merhaba diyorum sizlere:))

Kaç gündür bloğuma ve siz değerli arkadaşlarıma  takipte olan ziyaretçi misafirlerime uğrayamadım:((kusura bakmayın beni yalnız bırakmayıp  yaptığınız yorumlarınız için  çok teşekkür ederim .
Bugün fırında istavrit  tarifim var ,nasıl yapıldığını  paylaşıp ve

 sevgili 


 arkadaşımın  etkinliğine yollacayağım:))

Haftada en az bir kere balık yeyin dıyorum :))ve çok faydalıdır diye ekliyorum :)


Yapılışı :)
Balıklar bir güzel temizlenir , yıkanır ve tuzlanır. Firin tepsisinin içine serdiğimiz firin kağidinin üzerine dizilir. Domates soğan baharatlar balıkların üzerine tuzlanarak serpilir. lımonlaralada süsledigimiz tepsimiz, firinda balıklar kızara kadar pişirilir.

Balığımız pişti,öncesinde güzel bir mercimek çorbası yaptım,yanınada bolca salata nefis bir akşam yemeğiydi.

Sağlıklı,lezzetli,pratik tarifimi mutlaka denemelisiniz.
Sevgiyle kalın,

24 Mart 2012 Cumartesi

SAATLERİNİZİ BU GECE BİR SAAT İLERİ ALMAYI UNUTMAYIN !


 HEPİNİZE HAYIRLI HAFTA SONU DİLİYORUM ALAH RAHATLIK VERSİN.


SAATLERİNİZİ BİR SAAT İLERİ ALMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN.


Sodalı yalancı su böreği


Hepinize güzel hayırlı bir hafta sonu diliyorum arkadaşlar.
Bügün sizlere öyle pratik ve öyle lezzetli bir börek tarifi vereceğimki sormayın:))
Yalancı olduğuna bakmayın siz ,hakiki su böreğine yakın bir lezeti var tabi emek verilerek yapılan herşey güzeldir.

Malzemeler:
6 adet yufka
Bir çay bardağı sıvı yağ
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı süt
Biraz tuz
1 şise maden sodası

içine;
Peynirlı harç hazırlanır.


Yapılışı;
bir kaba sütü, tuzu, kabartma tozunu,yumurta, dibinde biraz kalacak şekilde sıvı yağını koyup çırpılır.
Yağlanmış tepsiye 3 adet  yufkalar  serilir her katına  sıvı harçtan sürülür. Orta kata iç malzemesi konur. Tekrar yufkalar serilir her kata  sıvı harçtan sürülür. Yanı bu sıvı harcı iç malzemenin olduğu yer hariç diğer katlara süreceğiz.En üste sıvı harç ile artan sıvı yağı sürülür.

Fırna verilir. Börek hafif pembeleşince üstüne soda dökülür. Tabanı ve üstü kızarana dek pişirilir.

23 Mart 2012 Cuma

Cumaniz mübarek olsun,,,,




Bir kara gecede uyuyoruz uyutuluyoruz mışıl mışıl. Bu uykudan uyanmayacağımızdan Emin miyiz? Yaratılış gayemizden uzaklaşmışız kalbimizdeki nur pas tutmuş, televole kültürü sarmış gönlümüzü, Hak’la beraber olmanın hazzını duyamıyor gönüllerimiz. Evet, hayat bu, gayemiz bu, güzelliklerin bunlar olduğundan Emin miyiz? Yaprak-toprak, çayır-çimen, börttü-böcek, tüm mahlukat ‘bir’ diyor zikrediyor. Biz neredeyiz, ne haldeyiz. Hayatın böyle sürüp gideceğinden, bu fırsatların yine geleceğinden, yağmurun bir gün dinmeyeceğinden, hiç bitmez görünen hayat ırmağının, bir gün kurumayacağından, bizi alıp diyardan diyara gezdiren rüzgarın duruvermeyeceğinden Emin miyiz?


Dostluklar sanal, sevgiler sahte olmuş, dostluk mal, sevgi para olmuş. Doğrularımız eğri olmuş. Sıcak sımsıcak sevgiyle dolmayacak mı gönlümüz? Gerçek dostumuzun çağrısını duymayacak mıyız? Doğrulara çağıranları görmeyecek miyiz? Gerçek dostluğu, sevgiyi, doğruyu bulmadan, hep atan yüreğimizin duruvermeyeceğinden, gören gözümüzün hep göreceğinden, duyan kulağımızın hep duyacağından Emin miyiz?


Popcuların topçuları iyi tanıyoruz, bırakın Türk futbolcusunu ecnebi futbolcularını tanıyoruz, çocuklarımız bir popçunun şarkısını ezberleyince hayranlıkla anlatıyor bir futbol takımın isimlerini sayınca gurur duyuyoruz. dizileri ihmal etmiyor, mankenler neler yapmış neler etmiş takip ediyoruz. Ya Hz. Allah’ı(cc) ne kadar tanıyoruz? 99 ismini sayabiliyor manalarını biliyor muyuz? Hz.Peygamberimizi(sav) ne kadar tanıyoruz? Kaç sahabenin ismini sayabiliriz? Oysa kısadır hayat! Sana uzanan ellerin hep yanında olacağından, yüreğini verdiklerinin bir gün sırtlarını donup gitmeyeceğinden, bunları tanımaya zamanımız olacağından, aklımızın hep çalışacağından Emin miyiz?“Hayat bir uykudur ölünce uyanır insan, sen erken davran ölmeden önce uyan” demişler. Uyanıklık nedir, gaflet nedir, fark ediş nedir… düşünmeyecek miyiz? Güzel bir hayat yasadığımızdan, yapabileceğimiz her şeyi yaptığımızdan Emin miyiz?


Ölmeden önce uyandığımızdan Emin miyiz? Böyle fırsatların yeniden elimize geçeceğinden


Sahiden Emin miyiz? 
Hayirli Cuma'lar...

22 Mart 2012 Perşembe

Kıymalı Bezelye


Merhabalar:))
Mutlu günler diliyorum tümm arkadaşlarıma ve misafirlere:))

Bu gün sizlere çok sevdiğim bezelye yemeği tarifini paylaşacağım:))

Malzemeler:

 200 gram kadar yağlıca kıyma, 
2 soğan,
 1 demet dereotuyla bir tencerede,
 2,5 kaşık tere yağda,
 soğanlar ölünceye kadar 20 dakika pişirin.
 Sonra su,Tuz, karabiber ve  KÖRİ… ekleyin,
 500 gram bezelye koyarak Kavrulan sebzelerin üzerine yeteri miktarda kaynar su 
eklenip tadı tuzu ayarlandıktan
 sonra 1 saat pişirin.


Yanına bir pirinç pilavı yakışır doğrusu birde ayran offf hadi mutfağa …..

Afiyet bal şeker olsuunn:))))

21 Mart 2012 Çarşamba

Işığı Yanan Evler



"Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. 
Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer.
 İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.
Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. 
Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.
 Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. 
Ev sahibine bir şey de diyemiyordum.
 Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu.
 Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak:

"Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" dedim.

Hacıanne:

"Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.

Merak ettim, tekrar sordum:

"Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?"

Hacıanne:

"Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. 
Trenden buraların yabancısı birileri inebilir.
 Bu saatte, yakınlarda,ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır.
 Buraların yabancısı biri geldiğinde,

"ışığı yanan bir ev" 

bulsun diye bekliyoruz."

Konya Ovası'nda, ya da bir başka yerinde Türkiye'nin,trenden inen yabancılar için 

"Işığı yanan evler" 

yerinde hâlâ duruyor mudur?

 Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlar mı? 
Aç bir köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı? 
Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler? 
Bu güzel insanlar, atlarına binip gitmişler.
 Bizler, atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir medeniyetin yetimleriyiz.
 Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup duran yoksullarız.

Şâir öyle diyordu:

"Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler."

Şimdi bu güzel insanlar, neden ve nasıl atlarına binip gittiler?

 Onları ne yıldırdı da bir daha dönmemek üzere, sessiz sedasız gittiler? 

Ey güzel yurdumun güzel insanları! 

Neredesiniz?

20 Mart 2012 Salı

Astragan modeli..



Kolay ve  gösterişli bir modelle herkese hayırlı geceler 

1-modelin ön yüzu ön tarafa gelen yerdir kenardan iki ilmek örün 3.cü ilmeğe şiş takın 

2-resimdeki gibi şişi takıp üzerine 10 kez ipi dolayın 

3-10 kez doladıktan sonra ipi arkada kalan şişin üzerine atıp doladığımız ilmeklerin içinden geçirin  .  


4-üzerine sarılan iplerin içinden geçirdikten sonra dolananları şişlerden çıkarın

5-ucundan tutup çekerek açınsonra ipinizi çekerek büzdürün çok fazlada büzmeyin gevşekte bırakmayın    



6-yanındaki ilmeği işleyin
7-sıra sonuna dek böyle örülür (1 ilmek işleyip 2ciyi dolarsanız çok sık olur kurtcuklar arada 3 ilmek bırakabilirsiniz)
2.sıra ise düz örülür




19 Mart 2012 Pazartesi

SİGARA BÖREĞİ

Şimdi bana bu kadar basit bir böreğin de tarifi yapılır mıymış diyebilirsiniz.
 Hem sigara böreği diyip geçmeyin bence.


 Malzemeler: Malzemeler :
 3Adet yufka
250 gr. beyaz beynir
yarım demet maydanoz kırmızı biber ,
 karabiber
 kızartmak için sıvı yağ
Yapılışı :
 1. Yufkaları üçken dilimler halinde kesin.
 2. Peyniri çatalla ezin, maydanozu ince ince kıyın, peynirin içine ilave edin, kırmızı biberi kara biberi hepsini karıştırın.




18 Mart 2012 Pazar

ÇANAKKALE'Yİ UNUTMADIK


BİR HİKAYE YADA SIRADAN ANILARIN DERLEMESİ DEĞİLDİR 18 MART ..! 
BİR AVUÇ İNSANIN YÜREĞİ İLE NELER YAPABİLECEĞİNİ NELERE KARŞI KOYUP NELERE KOYAMAYACAĞININ İSPAT GÜNÜDÜR 18 MART..!!! 
SAVAŞMANIN ASLINDA TOPLA TÜFEKLE GEMİYLE TANKLA OLMADIĞININ İSPATIDIR 18 MART..! 
CENNET KAPILARININ SONUNA KADAR AÇILIP OLUK OLUK ŞEHADET ŞERBETİNİN AKTIĞI GÜNDÜR 18 MART..! YANİ UZUN LAFIN KISASI SIRADAN BİR PAZAR GÜNÜ DEĞİLDİR 18 MART..!
 **** TÜM AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI İÇİN SİZLERİ FATİHA OKUMAYA DAVET EDİYORUM..! 
YARADAN MEVLAM KATINDA KABUL GÖRSÜN İNŞALLAH ..! 
AMİN..!

17 Mart 2012 Cumartesi

yıldızlarla oynamak ister misin?

Doğduğum gün acaba gökyüzü nasıldı? 


Yazıyı yazarken açtım programı.
 Doğum günümü işaretlemişim meğer.
 Merak işte!
 Doğduğum gün acaba gökyüzü nasıldı? 
İşin doğrusu, doğduğum günün gökyüzünü, bugünün gökyüzünden çok da farklı bir yanı yok! Aradan geçen kırk küsur seneye rağmen, gökyüzünde yıldızlardan -en azından benim bildiğim kadarıyla- eksilen yok, ayrılan yok, ölen yok, yaşlanan yok.
Oysa, ben doğduğum gecenin gökyüzünden bugünkü gökyüzüne kadar neler yaşadım neler! Kaybettiğim sevdiklerim oldu. 
Hayatıma yeni sevdiklerim girdi.
 Kaybettiklerim de kaybedeceklerim de arttı.
 Hiç beklemediğim üzüntüler yaşadım.
 Hiç ummadığım mutluluklar tattım. 
 Göğün yangınlardan daha fazlasını göğsümde yaşadım ben.
 Sen de öylesin, sevgili zamane!
 Gökte her biri dünyanın binlerce katı büyüklüğünde yıldızları küçük noktalar eyleyerek çizilen resimlerden daha fazla değişkenin var teninde!
 Dünyalar dolusu alevleri yutan galaksilerin yiyip bitirdiği, besleyip büyüttüğü yangınlardan daha ateşlisi var yüreğinde!
 Binlerce yıl içinde sönüp giden, bir anda parlayıp gökleri kan kızılı ateşlere boyayan kırılmalardan daha derinini buluyorsun ayaklarının ucunda!
 Stellarium’da zamanı 1950’ye ayarlayıp herhangi bir günün göğüne bakıyorum.
 Biliyorum ki, ben o göğün altında değilim. Adım yok henüz yeryüzünde.
 Adımım da yok! Ortalıkta yokum ve yokluğum kimsenin umurunda değil.
 Bir de 2100 yılına ayarlıyorum.
 Eh, 137 yaşımı göremeyeceğime göre, programda gördüğüm gökyüzünün altında olsa olsa mezarım duruyor olacak.
 Sıradan bir toprak yığınına düşecek gün ışığı o sabahların birinde.
 Dehşete kapılıyorum. Bir çırpıda zıpladığım o yıllar benimle birlikte ne çok şeyi deşip dağıtacak, ne çok insanı bilmediği beklemediği uzaklara savuracak.
Ayrılıklar, kırgınlıklar, ölümler, sevdalar... 
ıldızlar sessizce dans ederken, aşağıda şiirlerin anlatamadığı hüzünler, gizli sancılar yaşanacak. 
Güneş yine usulca sokulurken yeryüzünün ufkuna bir yüzyıl sonra, şimdilerde zalim olanlarla mazlum olanlar aynı toprakta erimiş olacak...
 Bir gece yarısı Bağdat’ın yoksul evlerinden birinde bir anne ile emzirdiği yavrusunu sadece bir düğmeye basarak yakıp kavuran Amerikan askerinin üzerine de öldürdükleri gibi toprak atılacak. Sözgelimi, İsrail başbakanları Ehud Olmert ve Ariel Şaron da, sırf taş atıyorlar diye katlettikleri delikanlılarla ve genç kızlarla aynı tarafta olacak en fazla bir yüzyıl sonra...
 ABD başkanları George Bush ve oğlu George W. Bush da terörist diye öldürülen, öldürülmesine göz yumulan, işkence ve tecavüze uğrayan Iraklı, Afganlı, Vietnamlı insanlarla aynı sıfatı taşıyacak: “ölü”. Zamaneyiz hepimiz, sevgili zamane... 
 Stellarium’da ya da yeryüzünde şimdi hayran olduğun “star”lar şimdi-lik yeryüzündeler... Şimdi-lik yaşıyoruz, hiç ölmeyecekmiş gibi.. 
imdi-lik kafamıza göre takılıyoruz, hiç hesap sorulmayacakmış gibi... 
 Ama şimdilik, sevgili zamane, sadece şimdilik.. 
 Şimdilik sıra sende olduğu için hayattasın.. 
 Sırasını savmışlardan sonra geldiğin için sırasını savacaklar arasındasın...

16 Mart 2012 Cuma

Bugün Cuma...)


Ya Mukit!
 Sen ki herkesin her ihtiyacını her an görüp gözetirsin 
Sana ayandır her türlü niyet ve hareketim 
Sen ki sonsuzluk istediğini kalbime ilham edersin 
Sana malumdur bütün dualarım ve isteklerim 
Sen ki zayıf ve acizleri yetim ve yoksulları kollayıp gözetirsin 
Senin aşinadır acizliğim ve yetimliğim 
Sen ki öncelikle yoksullara keremde bulunmayı seversin 
Sana aşikardır sevapça yoksulluğum ve eksikliğim 
Niyetlerimi güzelleştir ihlasa eriştir beni 
Ömrümü ebede bitiştir cennetine yerleştir beni 
Yoksulluğumu rahmetine ayine eyle başkasına el açtırma
 Günahlarımı gufranına bahane eyle yüzümü kara çıkarma
 {{ AMİN }}
SevgiyLe   SeLametLe/HayırLa/AşkLa/Dua ve MuhabbetLe/Dostça/Vefayla KaLın
cumaniz mübarek olsun,,,,

15 Mart 2012 Perşembe

Köfteli Pilav



Köfte ve pilavı sevmeyen yoktur sanırım.
Bu ikilinin birleşimini :))Benim zehram günde beş öğün yese annecik bügünlük bu kadar demez:)) bügün yine bu tabak kızıma ait :))Annesinin 
kukutası afiyet olsun :)

Malzemeler
500 gr çekilmiş et
1 adet yumurrta
1 su bardağı galeta unu
1 adet orta boy rendelenmiş soğan
1 diş dövülmüş sarmısak
ince kıyılmış maydanoz
tuzz, kimyon, karabiber
Hazırlanışı : Tüm malzemeleri bir kapta iyice karıştıralım ve şekil verelim. Mangalda pişirelim pilav eşliğinde ikram edelim ..

13 Mart 2012 Salı

Mangalda çipura



Deniz ürünlerinin hastasıyım,Rizeli olupta balığı sevmemek imkansız tabi şehir hayatında mangal yakmak olmuyor,bende elektrikli mangalla idare ediyorum
Hiç balık restorantına gitme gibi bir arzumda hiç olmadı.Evimin en güzel lokanta olduğu konusunda ailecek hem fikiriz :)

haydıyın ozaman çipura pişirmeye

Balıklar balıkçıya temizletilir, evdede iyice yıkanır. Üzerlerine çapraz çizikler atılır.
Önce sızma zeytinyagı, elma sirkesi, tuz, dövülmüş karabiber, iki diş sarımsak...
Bu malzemeleri bir bardak içerisinde karıştıracağız. çipuraları birer birer elimize alarak fırça yardımı ile karın boşluklarını ve solungaç içlerini az önce hazırladıgımız sosu güzelce bir sürüp bir tepside bir saate yakın bekletiyoruz.

Elektrikli mangalda istediğimiz kıvamda pişirip, onları ağlatmadan güzelce yiyiyoruz.



Afiyetler olsun……….Yarasın…………..Sağlıgınıza…


11 Mart 2012 Pazar

Allah Birdaha Bu Millete İstiklal Marşı Yazdırmasın

İstiklal Marş'mızın kabul edilişinin 91. yıl dönümü.
Merhum Mehmet Akif ERSOY'un dediği gibi "
Allah bu Millete bir kez daha İstiklal Marşı yazdırmayı nasip etmesin inşallah."

Bu vatan ve bu millet uğruna şehit düşmüş tüm vatan evlatlarını yeniden hayırla ve rahmetle anıyoruz. 





İstiklal Marşı 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; 
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. 
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; 
O benimdir, o benim milletimindir ancak. 

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! 
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? 
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl... 
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl! 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. 
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! 
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. 
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. 

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, 
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var. 
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, 
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar? 

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. 
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. 
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın... 
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. 

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı: 
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. 
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: 
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? 
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! 
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, 
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. 

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli: 
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. 
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli- 
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. 

O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım, 
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım, 
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım; 
O zaman yükselerek arşa değer belki başım. 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! 
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. 
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: 
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl

Mehmet Akif ERSOY


10 Mart 2012 Cumartesi

Zeytinli Çiçek Poğaça


Çok kolay bir hamur işi tarifi var sırada.zeytinli çiçek poğaça .
Ankarada bir türlü bahar gelmedi ki çiçekler açaydı:)
 Bahar çiçeklerinin  hepsini severim helede papatyaları :))
Bu yüzden bende bu sabah kahvaltıda poğaçalarımı çiçek şeklinde yaptım :))

Bu tarifimi Sevgili arkadaşlarım  catlakkafe  ve sevgili   gelibolu nin Etkinliğine yolluyorum.


Malzemeler :))

2 yemek kaşığı tereyağı (yumuşamış olacak)
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı yoğurt
2 yumurta
1 yemek kaşığı sirke (gevrek olması için)
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un,tuz
Bulamak için,galeta unu

İç malzemesi :)))

100 gr.beyaz peynir
8-10 dal maydanoz

Yapılşı:))

Un ve kabartma tozu haricindeki tüm malzemeleri yoğurma kabında karıştırın.
K. tozu ve unu ilave edip yumuşak bir hamur elde edin.
Hamurdan iri ceviz büyüklüğünde parçalar alıp elinizde hafif açın.
Peynirli içten hamurun ortasına koyup kapatın.
Kapattığınız kısım altta kalacak şekilde kapatın.
Galeta ununa bulayın

Bıçakla poğaçanın kenarlarına kesikler atıp çiçek şekli verin ortasına zeytinin yarısını koyun .
Tepsiye dizip,180 derecelik fırında kızarana kadar pişirin.


9 Mart 2012 Cuma

Seyret ,Sus Ve Dinle




Bir gün bir dağ güneşle birlikte güne uyandı. Rüzgarın esintisiyle ağaçlarının dallarını sallaya sallaya esneyerek gerindi. Güneş pırıl pırıl ufukta tam karşısından doğuyor, onunla arasında masmavi bir deniz çarşaf gibi günü karşılıyordu.

Dedi ki, "Ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve her gün güneş bana gülümseyerek gün başlıyor."

Gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yığınlarını andırıyordu.

Martılar çoktan uyanmış gökyüzünde dans ediyorlardı. O sırada dağ bir de baktı ki, eteklerinde bir minicik fare denize doğru yürüyor.

"İiiiiiiiihhhhhh , bu da ne? Bu küçük fare benim manzaramı şimdi neden bozuyor?"

Onun oradan bir an önce gitmesini istedi ve şöyle bir titredi.

Tepeden aşağıya doğru bir kaç taş hızla yuvarlanmaya başladı. Fare sesi duyunca hemen bir yüksek kayanın üstüne sıçradı ve oraya yerleşti. Düşen taşlarda ona hiç bir zarar vermedi. Farecik de başladı denizin güzelliğini seyre...

Ara ara atlayan zıplayan balıklar denizin duruluğunda küçük halkalar oluşturuyordu.

Deniz dağın sıkıntısını anladı ve dağa seslendi:

"Neden böyle bir günde bir küçük fare için mutsuzluk oyununa başlıyorsun ki? Bak ben dümdüzken balıklar da benim duruluğumu bozuyorlar. Ben onlara kızıyor muyum? Biliyorum ki onlar bensiz ben onlarsız olamayız. Sen de seninle birlikte yaşamak zorunda olanlara kollarını açmalısın. Güneş hiç bulutlara bozuluyor mu? Benim ışınlarımı engelliyorlar diye kızıyor mu?

Kabul et gerçeği, herşey bir şeylerle bütün aslında. Fark ve güzellik de burada. Bu sayede hergün ayrı bir şey öğretiyor bize; her gün ayrı bir ders veriyor. Sen iyisi mi sadece SEYRET, SUS ve DİNLE."

Dağ denize sordu:

"SEYRET, SUS ve DİNLE? O da ne demek?"

Deniz, "Bak... Seyrettiğinde güzellikleri göreceksin... Sustuğunda kendinden başkalarının söylediklerini duyabileceksin...

Dinlediğindeyse onlardan öğrendiklerini uygulama fırsatı bulabileceksin..."
Alıntı...

Bugün Cuma...)




Yürüyorsun... Telaşların omuzlarında...
Çalışıyorsun umutların köşe başlarında...
Yaşıyorsun özlemlerin yarınların ardında...
Gülüyorsun mutlulukların var yok arası gidip gelmelerde...
An'ın bıçak sırtında nefes alıp veriyorsun...
Aldığın nefes kadar umutlusun, verdiğin kadar huzurlusun...

Sürekli ve kalıcı sanıyorsun kendini...
Oysa bedenini bir andan başka bir ana taşıyamıyorsun...
Sonraların sonrasında hayallerin...
İki dudağının arasında hayatın...
Alıp verdiğin nefes kadar varsın... Nefesin ha bitti ha bitecek...

Varlığını çoğaltıyorsun kendince...
Biriktiriyorsun elinde olanlar bitti bitecek...

Kızgın bir kor gibi avucunda kaygıların...
Şehrin girdaplarında bir varsın bir yoksun...
Umut ile umutsuzluk arasında dolanıyorsun...

Kaldırımların sana söyleyeceği yok...
Kapılar bir yerlere açılmıyor...
Meydanlar sesine ses katmıyor...
Sokaklar kalbine çıkmıyor...
Aynalarda yüzün eskimiş, ağlıyor...

Bilmeden benliğini sivriltmişsin...
Farkında değilsin umutlarının hepsini cılız nabzına taşımışsın...
Sesin çöle düşüyor, sözün boşlukta kalıyor...
Huzurdan azalıyorsun her an hüsranın büyüyor...

Bugün Cuma...
Varlığın bayramı bugün...
Seni varedenin seni severek var kıldığını haykırıkıyor ezanlar...
Seni sevenlerin ve sevdiklerinin arasına katan Rabbinin
varlığını sadece varlığını, hiç bir şeye sahip olmasanda,
hiç bir albenili görüntüye sığınmasanda,
hiç koşulsuz kabul ettiğinin habercisi ezanlar...

Dur şimdi... Şimdi dur...
Kendini kırılgan aynalarda çoğaltmaya çalışan bencilliğini sustur...
Seni boş sevdaların yokuşuna süren hırsını sakinşleştir...

Gürültüyü kes; secdenin sükunetine at özlemlerini...
Kıskanıpta seni güya iyliğin için bin bir cezbeyle
dünyanın kuyusuna atmak isteyen,
atıpta ardından kanlı gömleğine bakarak
yalan yere ağlayacak sahte kardeşlerinden uzağa at kalbini ve kalıbını...

Bugün Cuma...
Dünyadan ümidini kes...
Sonsuzun pınarına yapıştır dudağını...

7 Mart 2012 Çarşamba

8 Mart


Her gün  yaklaşık  beş kadının öldürüldüğü ,töre ve namus cinayetlerinden  ölen kadınların son yedi yılda  yüzde 1400 arttığı bir ülkede 8 mart dünya kadınlar günü mü ? kutlanacak.
İyi kutlayalım o zaman  da neyi kutlayacaktik yahu..!!!!!!!!!


Hayatınızdaki kadını yitirmemeniz dileğiyle...

8 mart kadınlar günü kutlu olsun..


Tüm hem cinslerime sesleniyorum...

'İNSAN'' Olduğunuzu hatırlayın....

Geriye kalan herşeyi unutsanız da olur.."


Keçe Anahtalarlıklar

Bütün arkadaşlarıma ,ziyaretçilerime  gönül dolusu selamlar.İşleriniz rast sağlığınız yerinde olsun, gönlünüzde bahar çiçekleri açsın.Rabbim hepimizin muradını versin inşanlah.
Bu  günlerde keçeye merak saldım :))Uzun zamandır keçe yapmıyordum.Özlemişim keçelerle boncuklarla uğraşmayı:))
Keçe ile neler yapabılırım derken öncelikle  bir anahtarlık yaptım :))









Umarım beğenmişsiniz.Rabbime emanet olun...

6 Mart 2012 Salı

Misket Köfteli Pilav


Günün menüsü diye düşünüp duranlara  işte benden günün menüsü 
Özel bir beceri gerektirmeyen, leziz bir köfteli pilav tarifi.

 Yanına bir çorba, yoğurt veya salata tamamdır.

 İşte günün menüsü daha ne olsun?


Köfte içi 500 gr kıyma
1 adet soğan
1 tutam maydanoz , tuz , karabiber.

Sos için 1 kırmızı biber
2 domates 
5 diş sarımsak
tuz , karabiber

Hazırlanışı:
köfteyi yoğurun,misket büyüklüğünde yuvarlayın,tavaya 1 kaşık tereyağı koyun,misket köfteleri soteleyin.5 diş sarımsağı , yarım soğanı ince doğrayarak soteye ekleyin.Kırmızı biberi,kabuğu soyulmuş 2 domatesi doğrayarak soteye ekleyin.Kekik,tuz koyup epeyice daha sotelenir.
Pilavın hazırlanışı:
pirinç yarım saat önceden ılık tuzlu suda bekletilir , normal pilav yapılır.kek kalıbına boşaltıp iyice bastırılır.kek kalıbının içindeki pilav servis tabağına boşaltılır.

orta boşluğa köfteler dökülür 

artan köftelrede yanlarına konulur.





Servis yapılırken üstünü süslemek için kırmızı biber halka halka doğranarak servis yapılır.

 

Naliya © 2008. Design By: SkinCorner