30 Nisan 2012 Pazartesi

Fındıklı Limonlu Kek Tarifi


Bu hafta da, siz dostlarıma  kavuşturana sonsuz şükürler olsun.
Harika bir tarifimiz var sırada.
Tarif çok  sevgili eltime ait.
Keki  görünce fazla sabredemedim hemen fotoğrafını kareledim.
Cidden çok güzel ve leziz  bir kek .
Hemen terifini vereyim:))


Malzemeler:
3 adet yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
1 su n-bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
1 adet limon kabuğu rendesi
1 adet limonun suyu
2,5 su bardağı un
1 su bardağı ezilmiş kavrulmuş fındık
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı kakao :))
Tarif
Yumurtalar şeker ile iyice köpürene dek çırpılır.
Süt, sıvıyağ, kakao,limon suyu ve kabuğun rendesi eklenir tekrar çırpılır.
Un, kabartma tozu, vanilya elenir ve tahta kaşıkla karıştırılır.
Son olarak Fındık da eklenir ve bir kez daha karıştılır.
Kek kalıbına dökülür ve 180 derece önceden ısıtılmış fırında 35 dakika pişirilir.



29 Nisan 2012 Pazar

Yufkalı Kadayıf Tatlısı


Sevdikleriniz ve kendiniz için yapabileceğiniz kolay ve şahane bir tatlı. Şimdiden herkese afiyet şeker bal olsun:))



MALZEMELER
3 adet yufka

yarım kilo kadayıf

2 su bardağı ceviz

3 yemek kaşığı tereyağ

şerbeti için: 5 su bardağı şeker, 3,5 su bardağı su, yarım limon suyu

HAZIRLANMASI
Şekerimizle suyu 15-20 dk kaynatın,limon suyunuda ekleyip bir taşım daha kaynatın ve ılımaya bırakın.

Kadayıfları geniş bir kaba alın, elinizle açarak tel tel olmasını sağlayın.

Yufkaların birini tezgaha serin, üzerine kadayıfların 3 te birini koyun, cevizlerimizinde 3 te birini koyun.







Yufkayı dikkatlıca rulo yapıp iki parmak genişliğinde dilimleyerek kesin. Rulo yaparken çok dikkatlı olmalıyız. Yufkamızı sıkı sararsak keserken yırtılır. Çok genişte sararsak kestikten sonra dilimler açılıyor.
Kesmiş olduğumuz her dilimin üzerine fındık büyüklüğünde tereyağını koyun yada baştan erimiş olan tereyağımızı kadayıfımıza yedirin.

Aynı işlemi diğer iki yufka içinde yapın. 200 derecede ki fırında kızarana kadar pişirin.

Kadayıflar ılıyınca şerbeti üzerinde gezdirin. 1 saat aralıklarla dilimlerimizi ters düz edin ve her iki tarafında şerbeti çekmesini sağlayın..


Tatlıyı yapmak çok kolay sadece yufkaları rulo yaparken dikkatli olmanız gerekiyor. 

Bu tarifimi sevgili 

http://gelibolu17-midedenkalbe.blogspot.com/

 

arkadaşımın etkinliğine  yolluyorum.kolaylıklar dilerim..


27 Nisan 2012 Cuma

Tarhana Çorbası



Merhaba arkadaşlar yağmurlu bir Ankara gününden herkese selamlar sevgiler
 ağzınız tatlı sofranız bereketli olsun.


Geçen  tarhanayı  egeli bir sevdiğim 
arkadaşım getirmişti bende pişirdim  kızım zehranur la beraber sıcak  sıcak içtik)) 


Tarifim :))
Herkesin bi tarifi vardır muhakkak benimki de 
şöyle zeytinyağı koyuyorum tencereye sarımsak , domates veya salça
 kavurup soğuk  kemik suyu  ilave ediyorum(ben kasaptan kemik alıpkaynatarak hazırladığım et sularını kullanmaya özen gösteriyorum),
 tarhanayı ıslatıyorum önceden 
suyun içine ilave edip karıştırarak kaynatıyorum ve nane ile servis yapıyorum,
 mmmm afiyet olsun......







 Sarımsak kokusu ile başlayıp ardından ağzı sulandıran 
hafif acılı nane ve tarhana kokusu mu yoksa yağmurlu soğuk Ankara  günlerinde insanı kemiklerine kadar ısıtan sıcaklığı mı
 bilinmez ama sofralarımızdan hiç eksik olmayacağı kesin.

Hayırlı Cumalar



Saygı, sevgi, mutluluk, sevinç, neşe güzellik adına ne varsa sizlerle olmasını;
Sıkıntı, ızdırap keder, üzüntü ve kötülük adına ne varsa sizlerden uzak olmasını diliyorum…
Rabbim gönül rahatlığı ve huzur versin .
 Dualarınız kabul 
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN…..

26 Nisan 2012 Perşembe

Smokin Yelek

Evet arkadaşlar  yakışıklı küçük beylere güzel bir yelek paylaşmak istıyorum :)
Uzun zaman oldu  elişi ekleyemedim .
Ha bugün, ha yarın derken  bir türlü fırsat bulamadım ..
Dün komşumdaydım  güzel bir övleden sonra geçirdik .
Bu güzel yelekte komşumun yakışıklı oğlunundu  kayın valıdesi yapmış  ne güzel değilmi :))


Gelelim yapılışına ..

önler 
3 ilmekle başlanıyor 37 ilmek oluncaya kadar her sırada yanlardan artıyor.
  cep için 15 ilmek kesiliyor 15 ilmek şişe yeniden
 alınıp koltuk için  6 ilmeği kes ve ön yaka
 kısmı için  her 4 sırada  3 ünü örüp 4.
cüyü  birlikte örerek toplamda 14 ilmek kalıncaya kadar bu şekilde ör.
son sırada 10 ilmeği kesip 4 ilmeği 6 sıra daha örüp kapat..



Arkası 70 ilmekle başlanıyor ...Arkası bittikten sonra tığla etrafını sıkiğne ör .Cebleride düz örgü örüp içerden dik ..

Umarım anlaşılmıştır :)) kolay gelsin .
Not: ben daha önce bu yelekten örmüş fotoğrafınn ayrıntılı olarak  karalemiştim. 
En yakın zamanda arşıvimden bulup çıkardığım zaman daha ayrıntılı anlatırım ...


25 Nisan 2012 Çarşamba

Hamsili Pilav




Merhaba arkadaşlar 
Karadeniz bölgemizin vaz geçilmez lezzetlerinden bir tanesi daha:)).
Hamsinin zamanı  geçsede benim  için sorun değil kışın hamsinin bol olduğu zaman alıp dolaba koyarım her zaman elimin altında bulunsun diye.


Gelelim Tarife:))
malzemeler:
1 kg kılçıkları ayıklanmış hamsi
2 adet soğan
1,5 su bardağı pirinç
 dolmalık fistık,kuş üzümü
nane, maydanoz, karabiber tuz
İç pilav yapılır, 
Soğanlar ince ince doğradım, biraz sıvıyağda pembeleşinceye kadar karıştırdım, suyu süzülen pirinçleri ekledim, nane, maydanoz,fistık,kuş üzümü, karabiber ekleyerek tatlandırdım, pirinçlerin üzerini biraz geçecek kadar su ekledim, çok kısık ateşe aldım.

Diğer yandan yağlanmış güveç kaplarının içine kılçıkları çıkarılmış hamsileri sıraladım,


 üzerine suyu tam çektirmeden iç pilav koydum


  üzerine fotoğrafta görüldüğü gibi hamsileri sıraladım .


Önceden ısıttığım 230 derece fırında yaklaşık 40-5o dakika hamsilerin üzerleri kızarıncaya kadar pişirdim.
Not : verdiğim tarif 4 kişilik..

Afiyet olsun
 sevgiler,selamlar
Bu tarifimi ayrıca sevgili

"yöresel lezzetler etkinliğine"
gönderiyorum,kolay gelsin :)))

23 Nisan 2012 Pazartesi

Kul Hakkı


KUL HAKKI

Cenab-ı Allahın,ahirette affetmeyeceği en önemli günah olarak herhalde kul hakkı gelir. 
 İhanet etmek, utandırmak, küçümseme, mala ve cana zarar vermek, alış verişte aldatmak, dargın durmak, iftira etmek, arkasından konuşmak, laf taşımak, dedikodu yapmak, anarşi çıkarmak, dini ve milli değerlere saygısız davranmak kul hakkını zedeleyen davranışlardandır. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v:): 

"İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Allah 'da merhamet etmez."buyurur.
Aynı zamanda,alınteri kurumadan çalışanın hakkını vermek,emeğe saygı duymak da çok önemli insan haklarındandır.
Günümüzde malesef bu konulara pek dikkat edilmiyor.
Okullarda öğretmeni ders anlatırken dinlememek,hem öğretmenin hem de diğer öğrenci arkadaşlarının hakkına girmektir.
Keza,öğretmenlerde derste başka şeylerle meşgul olursa,derse geç gelirse,öğrenciye hakaret ederse,dersi anlatmazsa öğrencilerin hakkına girmiş oluyor.
Doktorlar,hastalarına karşı,mühendis ve mütahitler işçilerine karşı,işyeri sahipleri çalışanlarına karşı,ülkeyi yönetenler vatandaşına karşı sorumludur.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Hatta insan haklarının dışında,kul hakkı bütün canlılar içinde geçerlidir.
Hayvanlar ve bitkilerde bu kapsama dahildir.
Her canlı kendisine yapılan haksızlıktan dolayı ahirette hesap sorma hakkına sahiptir.
Allahımızın yarattığı bütün canlılara karşı son derece müşfik,sevecen ve saygılı davranmak gibi görevimiz vardır.
Onları asla incitmemek,kırmamak,nazik davranmak zorundayız.
Özellikle çalışanların haklarının zamanında ve yeterli verilmediği bir ülkede yaşıyorsak,kul hakkının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Sigortaların az gösterildiği,maaşların az verildiği,zamanında zam verilmediği,mesai saatlerine dikkat edilmeyip çok fazla çalıştırıldığı bir ülkede yaşıyoruz.
Ağır çalışma şartlarında çalışanlar,iş güvenliklerinin yeterince olmadığını sürekli beyan etmektedirler.
Aile içindede kul hakkına yeterince önem verilmemektedir.
Ana-babalar hem birbirlerine,hemde çocuklarına karşı sorumluluğunu tam olarak yerine getirmiyorlar.
Bu durum aile içinde büyük sıkıntılara yol açmaktadır.
Çocuklarını zamanında ve yeterince gerekli eğitimden,terbiyeden geçirmeyen aile büyükleri,çocuklarının kul hakkına girmektedir.
Onlara doğruyu,güzeli,hakkı,hukuku,sevgiyi,şefkati vs öğretmeyen büyükler elbette ahirette büyük sıkıntı yaşayacaktır.
Çünkü doğru dürüst yetiştirilmeyen çocuklar,yanlışlarla dolu olan bir hayat yaşayacaksa bunun baş sorumlusu aile büyükleridir.
Devleti yönetenler,halkının mutlu olmasını sağlamak zorundadır.Halkını kandırmamak,onun ekonomik,sosyal ve ahlaki yönden korumak kollamak ve huzurunu sağlamak zorundadır.
Eski Türklerde,Bey olmanın en önemli şartları’’Açı doyurmak,Açığı giydirmektir’’Bunu bütün Beyler bilir ve uygulamakiçin mücadele verirlerdi.
Ayrıca yine eski Türklerde Bey’in en önemli görevleri arasında,’’adaleti sağlamak,halkını korumak,güvenliğini sağlamak’’yer almaktadır.
Binlerce yıllık devlet geleneğimizde var olan bu temel şartların yanısıra,yine eski Türklerde anayasa olan töre’ninde çok önemli ve hiçbir zaman değişmeyecek kuralları vardı.
Bunlar,’’adalet,iyilik,insanlık ve eşitlik’’tir.
Bugün devletimizi yönetenlerde,eski Türklerdeki bu anlayışı devam ettirmeye çalışsalar ne güzel olurdu.
Her kim bir diğerinin hakkına girmişse ve bunu da anlamışsa mutlaka en kısa sürede karşısındaki kişiden helallik istemelidir.
Eğer helalleşmeden ölüm gerçekleşirse vay o kişilerin haline.
Hiç kimse üzdüğü,kırdığı,darılttığı veya yanlış yaptığı birisi için bu durumu daha sonra hallederiz gibi bir yanılgıya düşüp ertelerse onlarında vay haline.
Unutmayalım ,kul hakkı cennetin anahtarıdır.
Kul hakkı yoksa o kapı açıktır.

Yunus’un ifadesiyle;

Bir kez gönül yıktın ise 
Bu kıldığın namaz değil 
Yetmiş iki millet dahi 
Elin yüzün yumaz değil 

Bir gönülü yaptın ise 
Er eteğin tuttun ise 
Bir kez hayır ettin ise 
Binde bir ise az değil

                                                         Osman Azman...

22 Nisan 2012 Pazar

Yeşil soğanlı zarf böreği



Bugün sizlere  yapımı kolay ve pratik olan  ve benim çok severek
 yaptığım taze soğandan ve hazır yufkadan   zarf böreği ile
 huzurlu bir gün 
 ülkeme ve tüm insan kardeşlerime merhaba demek istiyorum:))

Şimdi gelelim soğan böreğimizi yapmaya.
3 yufka
1  küçük bağ yeşil taze soğan
peynir
1 kase soğuk süt
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 yumurtanın sarısı
üzerine; 1 yumurtanın sarısı + çörek otu
ayrı bir kapta sütü, sıvıyağı ve yumurta sarısını karıştırın.

 Bu arada taze soğanların yeşil kısımlarını iri iri kıyın.
 Üzerine tuz döküp elinizle birkaç dakika iyice ovun.
 Sonrasında avuç içinde sıkarak acı suyunu atın.
 Sıktığınız soğanların üzerine beyaz peynir, yumurta,
 tuz ve karabiberi ilave edip karıştırın

1. yufkayı masaya serin üzerine sütlü yağlı karışımdan sürün.
 2.yufkayıda üzerine serin 
tekrar sosdan sürün ve son yufkayı da koyup kalan sosu sürün.
Üst üste olan yufkaları üzerine Peynirli karışımı iyice yayın 






yufkaların köşelerini ortada toplayacak şekilde  bir kare haline getirin ve 
4 eşit üçgen olacak şekilde kesin. Her bir üçgen parçasınıda önce iki üçgene bölün. Elde 
edilen üçgenleride tekrar ikiye bölerek tam 16 adet üçgen elde edin.


 sonra üzerine yumurta sarısı sürerek fırına verin..


AFİYET OLSUN...

sevgiler,selamlar
Bu tarifimi ayrıca sevgili
Porselen Demlik Çay Saati Etkinliği'nin ev sahibesi




http://pasasofram.blogspot.com/




gönderiyorum,kolay gelsin :)))

21 Nisan 2012 Cumartesi

Cemaatleşme Ama Nasıl?




Bireyciliğin çok yoğun olarak yaşandığı bir dönemde insanlar ihtiyaçtan veya istekten dolayı farklı ortamlarda bulunma ihtiyacını hissetmektedir.İnsanlar kendilerini, kahvehanelerde,cafelerde,derneklerde,barlarda,zikirlerde,sohbet meclislerinde,apartman günlerinde maçlarda,alışveriş merkezleri vs bir çok yerde bulunarak yalnızlığını veya manevi ihtiyacını gidermeye çalışmaktadır.
Bahsettiğimiz yerler arasında yer alan cemaatler hakkında acizane gördüğüm tespitleri yazmak istiyorum.
Kişiler,cemaat ortamında bulunmak,oradan destek bulmak, oraya destek vermek,oradan aldığı manevi moral ve motivasyonla hayatını düzenlemektedirler..
Cemaatlerin  ya da benzeri yapıların,kendi mensupları üzerinde çok ilginç  ve çok şaşırtıcı etkileri olduğunu görmekteyiz.
Özel  ve aile hayatından tutun,iş hayatına,eğlencesine,eğitimine,tatil anlayışına,arkadaş ilişkisine kadar kişiyi çok yakından etkilemektedir.
Kişi,cemaat yapısının içerisinde bir açıdan özgür diğer açıdan özgürlüğünü kaybetmiş gibidir.
Kişiye güven veren,koruyan,kollayan,her derdinde,sıkıntısında,ihtiyaç duyduğu her anda yanında cemaati hissetmektedir.
Bu durumda kişi,cemaate bir kez daha ram olmaktadır.
Günümüzün acımasız bireyci toplumunda cemaat gibi yapıların varlığının kuşkusuz ne kadar önemli olduğuda aşikardır.
Diğer bir açıdan bakıldığında kişinin sosyal hayatını da çok yakından etkilemektedir.
Gidip görmek istediği kişi ve yerlere,teredditlü bir şekilde yaklaşmakta,hatta zaman zaman acaba ne derler diye düşünüp istediğini yapmaktan vazgeçmektedir.
Cemaat mensupları,cemiyet hayatının içerisine daha aktif bir şekilde yer almalıdır.
Kendi kabuklarında kalmamalı,sosyal hayatın içinde yer alarak ‘gerçek evliyalığın dağda değil şehirde olduğu’ anlayışının gereğini yapmaları artarak devam etmelidir.
Dar bir yapının içinde kalmamalıdırlar.
Hayatın içinde kalarak,topluma daha fazla yararlı olmaları sağlanmalıdır.

Osman azman....

20 Nisan 2012 Cuma

Ya Rahman! Ya Vedud! Ya Rahim..Ya Latif..



Ey beni en en çok sevenim
Ey beni en en çok kollayıp-gözetenim
Ey sesimi hep duyanım! Yaralarımı saranım
Eyy hiç darılmayanım! Çağırınca koşarak gelenim!

Ey bana benden yakınım! Ey beni en çok bilenim!
Ey en çirkinimden sonra bile ?gel? diyenim!
Eyy! Dünya terketse, hiç terketmeyenim!

Ey en en vefalımEy Sevgili, en sevgili! Meded!

Ahh Ey kadrini hiç bilemediğim!
Ahh Ey nefsimin ilk şahlanışında bir kenara ittiğim
Ahh Ey ?Sendeyim? deyip, ülfetlerde kaybettiğim!
Ahh Ey ?Yalnız Sana? deyip, gayrısına kulluk ettiğim

Ahh Sevgili! En en Sevgili
Ahh ya Vedud! Ya Rahim! Ya Sabur.
Ahh ya Tevvab! Ya Afuvv
Ahh ya Rabbi! Ahh Allah?ım Af Allah?ım!
Tut sana müştak yüreğimi, affet beni

Hani Rabbim, bir anne nasıl korur-kollar evlatlarını, onlar istemeden ulaştırır ihtiyaçlarını

Bilir neye ihtiyaçları olduğunuHep hazır ve nazırdır hani
Hep verir, hiç düşünmez canını

Hani Rabbim, yavrusunun canı acısa canı yanar annenin
Hasta olsa yavrusu, kalkmaz eli-kolu, hüznünden kalbi acır hani?

Ey Annelerin kalbine, onları "anne yapan" merhameti, sevgiyi koyan Rabbim!
Onlar, okyanusundan bir zerre ile böyle iseler 
Sen nasılsın kimbilir?

Bu duyguyla, gözyaşlarımla kapındayım Rabbim
Geri çevirme sana müştak yüreğimi, kabul eyle dileğimi

Ya Rahman! Ya Vedud! Ya RahimYa Latif

Tut yüreğimi, bırakma beni.

Gününüz, Gönlünüz,Yuvanız,Yüreğiniz,Cumanız hayırlı  bereketli  olsun..Selamlar ve saygılar :))

19 Nisan 2012 Perşembe

Fırnda ,Kağıtta Köfteli Patates


Yağmurlu ve soğuk bir Ankara gününden herkese merhabalar. 
Dün övle vakitlerinde  evden dışarıya çıkmıştım 
 kızlarımı dershaneye yazdırmak niyetiyle bir ruzgar çıktı ve anında kum fırtınasına 
  dönüştü.
Her tarafı toz bulutu kapladı.mağazaların camlarımı kırılmadı çatılardan kiremitlerimi düşmeti bütün her yer toz duman oldu gözlerimi kumdan açamadım beni yerden kesecekmiş gibi şiddetindeydi nefes almada bile zorlandim hayatım durma noktasına geldi ya başıma bir ağacın düşmesi ya çatının birinden kiremitin düşmesi yada arabanın biri gelip bana çarpması  diye içimden geçirdim .
Yapacak bir şeyim olmadığından korku içerisinde eve geri döndüm  gelirken yollardaki kazalara evlerin uçan çatılarına bakmamış edemedim.
Allah beterinden korusun .
Ya rabbim sana inanmış insanlarız gelecek senden gelsin diye içimden de duada bulundum.Yanı ankara kum fırtınasına yenik düştü..
 Eve geldiğimde kendime gelmemde bayağı bir zaman almıştıki akşama ne yemek yapayım dedim aklıma fırında köfteli patates  yapmak geldi yanında bir de pilav .
Zor geçen günün ardından kendimi bıraz dinlenmiş ve korkulu saatleri unutmuş gibi oldum.
 Geçeyim  tarifime ...


Fırında  köfteli patatesi bu sefer
 yağlı kağıda sararak pişirdim çokta lezzetli ve pratik oldu,
 kızartma derdi haşlama derdi olmadan şipşak...
 sizde denemek isterseniz tarifim şöyledir, köftemi hazırladım  patatesleri doğradım ,
 tatlandırdım (tuz, karabiber , kekik , kimyon vs.)
 sonra hafif zeytinyağ gezdirip güzelcene karıştırdım ve kişi başına göre paylaşıp yağlı kağıda sardım,




 fırında pişirdim  ve pilavın yanında sundum...


Afiyet olsun...

18 Nisan 2012 Çarşamba

Fırında Çupra


Hepinize merhabalar..

Lezzetli bir balık sofrası kurmak istiyorsanız deniz çuprasını soslayarak fırında yapın:))


Malzemesi:)
4 adet  deniz çuprası
10 adet yeşil soğan
1 baş sarımsak .taze olsada olur
yarım demet maydanoz
yarım demet dere otu
yarım su bardağı sıvı yağ .Riviera veya findik yağı.
( ben findik yağıyla yaptım).

Sosu:))

2 limon birtanesinin suyu birtanesinin dilim,
1 yemek kaşığı elma sirkesi
4-5adet defne yaprağı
20 adettane karabiber
2 çay kaşığı anason
2 çay kaşığı rezene
2 çay kaşığı susam
1 talı kaşığı tuz

not :Bu sos bütün balıklar için geçerlidir :)

Yapılışı:)

Önce balıkçıya gittim:))


Balıkları temizleyip yıkadım ve süzdüm
Sos için çukur bir tabağa sıvıyağ,sirke,limon suyu,tane karabiber,anason,rezene,çörek otu,susam ve tuz koyup karıştırdım.


Taze yeşil soğan,sarımsak,maydanoz ve dereotunu incecik kıydım az tuz ve karabiberi ilave ettim.
Suyu süzülen balığı iyice kuruladım..
Hazırlanan sosun yarısını kullanarak balığın içinı ve dışını  iyice sosladım.
Balığın içinı yeşilliklerle hazırlanan malzemem  ile doldurdum üzerine limon dilimleri ve defne yaprakları koydum..


Fırın kağıdı serili tepsiye yerleştirip üzerine kalan sos gezdirdim.


200derece fırında 30 dak pişirdim.sıcakken servis ettim.bu kadar :))


Afiyet olsun

 sevgiler,selamlar
Bu tarifimi ayrıca sevgili


"yöresel lezzetler etkinliğine"
gönderiyorum,kolay gelsin :)))


17 Nisan 2012 Salı

Un Helvası


Kokusuna mest olduğum un helvasını çok seviyorum. Nefis bir tatlı bence.
Her helva yapışımda çocukluğum aklıma gelir.Biz çocukken annem bizlere ne çok helva pişirirdi elimizede birer kase tutturup  amcalarıma ,babaanneme ve komşularımıza yollardı dağıtma işini çoğu kez ben yapardım eve geldiğimde helvanın gerisinide yerdim :))ne güzel geleneklerimiz vardı .Herkes birbirini düşünür herşeyi paylaşırdı.Şimdi öylemi  helva yapıp dağıtmak  değil komşumuzun halını sormaz olduk.Hey gidi günler hey:((
Neyse geleyim helvamın tarifine ..

Malzemesi:))
3 yemek kaşığı tereyağ 
1 su bardağı un
1 su bardağı toz şeker
2 su bardağı süt
1 paket vanilya

Hazırlanışı:))

Yağı eritin. Unu ekleyin ve kısık ateşte tahta kaşıkla kavurmaya başlayın.Bu biraz sabır gerektiren bir aşama. Kavurmaya devam ettiğinizde, bir süre sonra unlu karışım tahinin koyu hali gibi bir hale dönüşecektir. Diğer tarafta cezvede süt ve vanilyayı karıştırın. Una yavaşça yedirin. Çekince tozşekeri de ekleyin kısık ateşte karıştırmaya devam edin. Kaşığa yapışmayacak kıvama gelince olmuş demektir. Ocaktan alıp 10 dk dinlendirin. 
Sonrasında ılık servis yapıp süsleyin. 

Afiyet olsun.
Ben bu helvadan bir iki komşuma dağıttım .Gönüllerini aldım .Paylaşmanın mutluluğunu yaşadım .Eğer sizde pişirirsenin komşularınıza  birer kase dağıtın derim sizlerde benim yaşadığım mutluluğu yaşayın..
sevgiler,selamlar
Bu tarifimi ayrıca sevgili
Porselen Demlik Çay Saati Etkinliği'nin ev sahibesi


http://pasasofram.blogspot.com/ 


gönderiyorum,kolay gelsin :)))

15 Nisan 2012 Pazar

Akıtma (Krep)


Siz de evde keyifle edilen kahvaltıların yeri bir başka oluyor diyenlerdenmisiniz??
 Ilık bahar havası göz kırpıyor insana birkaç gündür.
Yeter dedirten karlı günler,
hiç bitmeyecekmiş gibi geçen bir kıştan sonra sonunda bahar geldi galiba..
 Dışarda parlayan bir güneş,benimde gönlüme rize hasreti düşürdü,
her sene bu zamnalar içime
 Rize özlemi düşer  çayelinde  güneşin batışını izleyesim var 
deniz kenarında yürümek,ağaçların,çimenlerin  renklenmesini izlemek  deniz kokusunu
 içime çeke çeke yürüyesim geliyor. Ankarayı sevmiyormusunuz demeyin sakın ,Ankarayıda seviyorum ama
 Rizenin yerini tutmuyor.. Bu his, bu duygu kelimelere dökülmüyor ve anlatırken 
saçma geliyor biliyorum ama bu tutkuyu, bu özlemi ancak rize’de yaşamış,
 oranın havasını koklamış olanlar anlar galiba :) 
 Kısa kesiyorum rize faslını :) çünkü şu anda yazdıklarıma geri dönüp baştan 
okuyunca aslında yazmak istediğim kahvaltı için akıtma olacaktı
 bu noktaya nasıl geldiğimi merak ettim gerçekten. hemen tarifime  geçeyim:))



Malzemeler:
1 yumurta
1 litre süt
1 tatlıkaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
aldığı kadar un
Yapılışı:

Yapılışı : süt, un, kabartma tozu ve tuz karıştırılarak sulu bir hamur elde edilir. Hamur yapılırken bir yandan da tava kızdırılır. Elde edilen sulu hamur bu kızgın tava üzerine kaşık kaşık akıtılır ve altlı üstlü akıtılan hamurlar pişirilir.





 

Naliya © 2008. Design By: SkinCorner